Ana içeriğe atla

Aşk Anlatılmaz Dediler



İlk blog yazısı tahmin ettiğimden de zormuş dostlar. Sevgi dolu bir merhaba demek için ilk konum "aşk" olsun istedim.Yazarken baya zorlansamda çok zevk aldım. Umarım beğenirsiniz.İk yazıda yanlışımız olduysa affola :) 




   Bazen bazı zamanlar olur aklınıza gelir anılar ve yaşanmışlıklar.Ve bazı geceler kumpas kurar unutulmaya yüz tutmuş aşklar.Kimi neden ,ne kadar sevdiğiniz değil de nasıl sevdiğiniz önemlidir aslında.
 Gözleriniz başka gözlere teslim,avuçlarınız başka avuçlara önemli olan nasıl sevdiğiniz aslında.
Eğer bir yürekte esir kalmışsa yüreğiniz ve yaşlarınız başka yaşları dindirdi ise sevmişsinizdir.
Bence aşk ölümü bile bile uçuruma gidip bundan haz alabilmektir .
Acı çektiğiniz kadar yaşarsınız.İliklerinize yayıldığında anlarsınız sevdayı da,, sevdalıyı da.
Eğer bir insanı severseniz diliniz lal, gözleriniz kör, kulaklarınız sağar seversiniz.Onun gözleri sizin,kulakları sizin,sözleri sizin olur bırakamazsınız.Yüreğinizi sorarsanız orada bir durup düşünün derim. 
 Bence aşk 2 yürektir. Tek yürekle olanlar zaten uzun ömürlü olmazlar.Adı üstünde platonik. Görmeseniz de ,duymasanız da,kahkahalarınız birbirine karışmasa da seversiniz.Platoniğin tek acı yanı karşılık beklemeden "onu,yüreğini" beklemektir bir bakıma.
İlk önce bir heves olarak başlar.Oysa heves dediğimiz şeyler hemen geçmez mi? sonra bir bakarsınız onun bile olmayan yüreği sizindir aslında. Onun içinde ki başkası sizindir.Sonunu bildiğiniz sona yaklaşmak gibidir sevmek.Amansız bir hastalık gibi yüreğinizi başucunuza koyup gece de gündüzü yaşatıp beklemektir. Görmediğiniz,duymadığınız birine yüreğinizle bakabilmektir.Her an yüreğinizin zili çalacak ve beklenen kişi gelecek gibi umut edersiniz.Kulaklığınızı takıp yüreğinizi son ses açıp dinlersiniz bir bakıma.Rüyalarınızı kaybetmeye başlarsınız bir süre sonra. Sonra tebessümler kaybolur ardından gökyüzünüzde yağmuru başlatırsınız amansızca.Beyazdan yapılma şemsiyeler bile fayda etmez durdurmaya .
Eliniz de kalan bir ruhunuz bir de yüreğiniz.Kaybetmemek için anlatırsınız.Amansızca bekleyiş sona erer,rüya biter. Asıl acı o anda başlar. O zaman fark edersiniz ki haz alarak gittiğiniz uçurum bir bataklıkmış  ,sevebileceğini düşündüğünüz yürek çürükmüş aslında.
  Koca bir "Elveda" dersiniz o anda. Kaybettiğiniz gecelere, toz pembe hayallere,en çokta sizin olmasını bırakın onun bile olmamış yüreğine koca bir elveda dersiniz.

Aşk anlatılmaz yaşadıkça anlaşılır belki de...






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IS A CİTY İN THE BALKANS ; BELGRADE

We're just trying to find time and get away from work. I am not going from city to city in Turkey now I started to switch between countries. we leave the Sofia at 9.30 in the morning. We arrive in Belgrade at 2.   First, we enter the street where the Parliament Building and Belgrade inscriptions are located. I'm impressed by your architecture.You go with great advice euro. I like the architecture of the Capitol. there are human figures carrying horses on his back. I dont understand what is about it ? We meet two Serb girls. They helpt to us.   We are going to “MİHALİOVA STREET” with girls. Mihaliova similar “İstiklal Street” in Turkey. The street has got many art gallery. And Of course, the glass exhibition attracts my most attention. There's a picture of a hand in the Windows. Some art gallery free in the street. Hold it from butterflies made of honey , to paintings made of fabrics. A little girl was playing the violin in a great way on the street. Also, man is sing...

EL DEĞMEMİŞ ŞEHİR ÜSKÜP , MAKEDONYANIN İNCİSİ OHRİD

Herkesin övmek ile bitiremediği , bir zamanlar başından kalkmadığım “Elveda Rumeli” dizisinin çekildiği Makedonyaya gitmek için yola çıkıyorum. Saat 7 'de bindiğimiz küçük otobüs ile saat 11 'de Üsküpte oluyoruz. Yollar Alucranın yollarına benzemesi ile hiç yabancılık çektirmiyor. Sınırda Makedon Polisi Türkçe neden geldiğimizi soruyor. “Avrupa Gönüllüsüyüz” diyoruz. Ooo Allah Kolaylık versin diyor. Otogar ile şehir arası 10 dakika sürüyor.   Hava yağmak ile yağmamakta kararsız. Önce şimdilerin mimarisini ve Makedonyanın Zaferini yansıtan köprü karşılarken diğer bir yanda geçmişin tüm izleri ile bugün arasında köprü olan “Taş Köprü “gülümsüyor.   Taş köprüyü geçtikten sonra 20 yaşlarında ülkeye sahip   o lan ama ister kral ister hükümdar olsun ölümün herkesi bulduğu gibi onu da 30 yaşında ölümün bulması ile hayatını kaybeden Büyük İskenderin devasa heykeli karşılıyor. Üsküpte fazlasıyla heykel bulunmakta. İlerledikten sonra “Türk Çarşısının”sıcaklığı gurbetten ü...

KAÇ KIRIK BATTI YÜREĞİNİZE? YARADAN YARATTI BİR YÜREKLE,BİRDE BİZİM BİLE OLMAYAN RUHLA KULSUNUZ,YÜREĞİNİZE SEVGİ,SİZİN BİLE OLMAYAN RUHUNUZA SAYGILAR

Çağımızın en büyük problemiydi"fazla güvenmekle,fazla hayal kırıklığı". Kaç kırık battı yüreğinize ya da kaç kişiyi sığ deniz bulup atladınız masalına? Bence güven sığ bir denizdi. Herkese güvenilir mi demeyin zira başka çareniz yok. Herkese değilde "yüreklerine" güvenilir. O yüreği verene saygıda kusur etmemek için sığlığını koruyan da olur,bunu unutup alabora edende olur. Seçim bizim,kendimizdeki iç sesimizin olur. Eğer bir insanın yüreğine yakınsa yüreğiniz,ağzınızdan cümleler istemsizce dökülüyorsa bilin ki yolculuğunuz başlamıştır. Bu yolculukta yoldaşlarınız ya sizi iter ya da elinizden sıkı sıkı tutar. Siz karar vermelisiniz. Önceden anlaşılmaz insan. Ben çok güvenenlerdenim. Önce bakarım sonra "Yaradanımın yarattığıdır ,yanıltmaz "der sıkıca sarılırım yüreğine. Kolay kolay bırakmam sığ denizime aldıklarımı. Yolda bırakanlarda olur ,yol boyu beni taşıyanlarda. Olsun be bırakılsam da hayat ,,üzülsem de vardır yarattığımın bir bildiği der devam e...