Ana içeriğe atla

YÜREĞİMDE Kİ ŞEHİR

Evet bayadır blog yazamadım. Ve siz okuyucularımı özledim. Bakalım salıncakta ki kız ne anlatacak bu bloğunda? Bu bloğum da "KENDİNİ KEŞFET " konu edindim. İyi okumalar.

Evet ben 3 sene önce kendimi ve yazdıklarımı keşfettim. Bir gece karanlığa inat masaya oturdum bir kahve ,bir kalem ,bir de temiz sayfa eşlik etti bana. Önce ellerim kaleme tutundu  sonra yüreğim hayata . Ben değil ama kalemle kağıt beni,içimdeki kişiyi konuştu. Sanki o anda koşu maratonundaydım ve sona yaklaşmışcasına aklıma gelen imgeleri kaybetmemek için sesli, devamlı tekrar etmiştim. İlk şiirim böyle ortaya çıkmıştı. Okuduğumda" bunu ben mi yazdım "diye düşünmeden edemedim. O anda asıl beni keşfettim.
Gözlerim insanları daha iyi görmeye,kulaklarım ağızlarından çıkacak kelimeleri sabırsızlıkla beklemeye ve yüreğim hiç gitmeyecekmiş gibi sevmeye başladı. Ellerim kalemi ,kalem kağıdı sabırsızlıkla bekledi her gece de ,gündüzde. Yazdıkça ben ben oldum. İşte o anda anladım ki insanın kendinde bilmediği şehri varmış. Ve yolculağa çıkıp keşfetmek bizim elimizdeymiş.

Neden siz de içinizdeki sizi,yüreğinizde ki atışı,çevrenizde ki gözleri keşfetmeyesiniz. Ben her insanın içinde ortaya çıkacak koca  bir şehir olduğuna inanıyorum. Kimimiz şiir kimimiz ritim,,kimimiz renk ,dans şehri ve daha bir sürü biz tarafından  yaşanmayı bekleyen şehir . Ama bazılarımız şehir olmayı bırakın keşfedilmemiş ve keşfetmemiştir. Oysa ki yolculuk yapmak en eğlenceli şeydir. O zaman ne duruyoruz ? Geç kalmış değiliz . Hadi kalkın şimdi ilk gözlerinizi kapayın sonra elinizi sol yanınıza koyun ve yolculuğa başlayın .

Başladı yolculuk
Keşfet sen içinde ki seni
Bekler şimdi yüreğinde  koca şehir

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EL DEĞMEMİŞ ŞEHİR ÜSKÜP , MAKEDONYANIN İNCİSİ OHRİD

Herkesin övmek ile bitiremediği , bir zamanlar başından kalkmadığım “Elveda Rumeli” dizisinin çekildiği Makedonyaya gitmek için yola çıkıyorum. Saat 7 'de bindiğimiz küçük otobüs ile saat 11 'de Üsküpte oluyoruz. Yollar Alucranın yollarına benzemesi ile hiç yabancılık çektirmiyor. Sınırda Makedon Polisi Türkçe neden geldiğimizi soruyor. “Avrupa Gönüllüsüyüz” diyoruz. Ooo Allah Kolaylık versin diyor. Otogar ile şehir arası 10 dakika sürüyor.   Hava yağmak ile yağmamakta kararsız. Önce şimdilerin mimarisini ve Makedonyanın Zaferini yansıtan köprü karşılarken diğer bir yanda geçmişin tüm izleri ile bugün arasında köprü olan “Taş Köprü “gülümsüyor.   Taş köprüyü geçtikten sonra 20 yaşlarında ülkeye sahip   o lan ama ister kral ister hükümdar olsun ölümün herkesi bulduğu gibi onu da 30 yaşında ölümün bulması ile hayatını kaybeden Büyük İskenderin devasa heykeli karşılıyor. Üsküpte fazlasıyla heykel bulunmakta. İlerledikten sonra “Türk Çarşısının”sıcaklığı gurbetten üşüyen

IS A CİTY İN THE BALKANS ; BELGRADE

We're just trying to find time and get away from work. I am not going from city to city in Turkey now I started to switch between countries. we leave the Sofia at 9.30 in the morning. We arrive in Belgrade at 2.   First, we enter the street where the Parliament Building and Belgrade inscriptions are located. I'm impressed by your architecture.You go with great advice euro. I like the architecture of the Capitol. there are human figures carrying horses on his back. I dont understand what is about it ? We meet two Serb girls. They helpt to us.   We are going to “MİHALİOVA STREET” with girls. Mihaliova similar “İstiklal Street” in Turkey. The street has got many art gallery. And Of course, the glass exhibition attracts my most attention. There's a picture of a hand in the Windows. Some art gallery free in the street. Hold it from butterflies made of honey , to paintings made of fabrics. A little girl was playing the violin in a great way on the street. Also, man is sing

Kaybedişin Türküsü

Kaybetmek,bir trenin arkasından hiç geri gelmeyecek gibi el sallamaktır bir bakıma. Her insan aynı dozda yaşayamaz ama bence her insanoğlu elbet bir gün anlar.   İlk kaybedişiniz çocukluğunuzda başlar aslında . O zamanlar sizin dünyanız olan balonlar sıkı sıkı tutamadınız diye size ceza uçuverirler anında gökyüzüne . Arkasından kendi gökyüzünüzde ne kadar yağmuru başlatsanızda fayda etmez geri gelmesine. Bir dahakine daha sıkı tutacağım desenizde kayıverir elinizden yine gökyüzüne. Çocukluğunuzdaki kaybediş büyüdüğünüzde daha farklı olur aslında.B u sefer balonlarınızı değil insanları, insanı kaybedersiniz. İlk önce küçükken giden balonlarınız gibi yerine yenisi gelir sanırsınız ama bir bakarsınız koca bir boşluk. Bence kaybetmek iki türlüdür  . En zoru ve en acısı ölümdür. İnsanoğlu doğuşunu nasıl kabullendiyse ölümü bir o kadar kabullenememiştir kendi içinde. Çevrenizdeki  insanlar eşsiz olur sizin için önce . Hiç gitmeyecekmiş gibi sarılıverirsiniz sonra kollarınız yavaş yavaş