Ana içeriğe atla

ÇİLEKLİ ŞEKER,3 KIZ

Kardeş olmanız için illa aynı ana babadan olmanız gerekmez bazen . Bazı insanlar vardır sizin için "Kardeş " kelimesini sonuna kadar yaşatan.  Ellerinizi hiç düşünmeden uzatırsınız onlara. Çocukluğunuzda küçük elleriniz birbirine kenetlenir ve yolculağa beraber çıkarsınız. Ben de bu yolculuğa 2 kişiyle çıktım. Çocukluğumun hatıralarını ete kemiğe bürüdüm. Aynı model ,farklı renkte kıyafetler üçümüze de farklı yakıştı. Birimiz yere kapaklandığında bir el ayağa kaldırdı diğeri ise yaralarını sardı. O sokak senin bu sokak benim adım adım ilerledik.  ilk başta olduğu gibi ellerimizi birbirine kenetleyip yokuş aşağı kendimizi bıraktık. 
Çoğu zaman salıncağa ilk binmek için yarıştık. Yine dayanamayıp küçüğümüzü beraber salladık. Ve vazgeçilmez olan "Çilekli Şekeri " her gün ağzımıza burnumuza bulaştırarak yiyerek annemize yakalanmamak için çeşmeye yine beraber gittik. Birimize bir şey yapılınca üçümüz kalkan olduk. 
Çocukluğumuzu,çocukluğumu ellerimizi bırakmadan yüreğimizle hissederek büyüdük . Küçükken olduğu gibi yine el ele sırt sırta bütün zorluklara göğüs gerdik. Birimiz ağladığında birimiz yüzüne tebessüm birimiz ise mendil oldu yaşlarına. Kahkahalarımız sokaklara misafir oldu adeta. Hatalarımız hepimizin,aşkımız ,hastalığımız birimizin değil üçümüzün oldu. Diyorum ya illa aynı anne babadan olmak gerekmez kardeş olmak için. Yüreğinin başkasıyla çarpması,kötü gününde ,kahkahalarında en çokta hatalarında bile yanında olanlar kardeştir. En çokta çocukluğunu geleceğinde unutturmayıp her günde yaşatandır aslında. 
 Teşşekkür ederim canım kardeşlerim. İyi ki varsınız eda ile sinemim.

Kenetlendi küçük ellerimiz birbirine
Yolculuk başladı ufaktan
Eşlik etti bize
Salıncaklar ,çilekli şekerler

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EL DEĞMEMİŞ ŞEHİR ÜSKÜP , MAKEDONYANIN İNCİSİ OHRİD

Herkesin övmek ile bitiremediği , bir zamanlar başından kalkmadığım “Elveda Rumeli” dizisinin çekildiği Makedonyaya gitmek için yola çıkıyorum. Saat 7 'de bindiğimiz küçük otobüs ile saat 11 'de Üsküpte oluyoruz. Yollar Alucranın yollarına benzemesi ile hiç yabancılık çektirmiyor. Sınırda Makedon Polisi Türkçe neden geldiğimizi soruyor. “Avrupa Gönüllüsüyüz” diyoruz. Ooo Allah Kolaylık versin diyor. Otogar ile şehir arası 10 dakika sürüyor.   Hava yağmak ile yağmamakta kararsız. Önce şimdilerin mimarisini ve Makedonyanın Zaferini yansıtan köprü karşılarken diğer bir yanda geçmişin tüm izleri ile bugün arasında köprü olan “Taş Köprü “gülümsüyor.   Taş köprüyü geçtikten sonra 20 yaşlarında ülkeye sahip   o lan ama ister kral ister hükümdar olsun ölümün herkesi bulduğu gibi onu da 30 yaşında ölümün bulması ile hayatını kaybeden Büyük İskenderin devasa heykeli karşılıyor. Üsküpte fazlasıyla heykel bulunmakta. İlerledikten sonra “Türk Çarşısının”sıcaklığı gurbetten ü...

BUGÜN GİT YARIN GEL

Evet diyeceksiniz ki bu kız bu başlıkla ne anlatmak istemiş. Bu başlıkla aslında ben değil insanlar anlatmış  Geçen gün hastaneye gitmiştim. Bir amca danışmaya "kızım tahlil sonuçlarını ne zaman göstermem mümkün olur?" demişti. Danışman ise amcanın yaşlılığını bırakın yüzüne bakmadan "BUGÜN GİT YARIN GEL." demişti çoktan. O anda düşünmüştüm. Ne kadar kolay söylüyorduk" bugün git yarın gelirsin" ya da "git sen şimdi ben seni çağırırım". Oysa ki düşünmüyorduk git dediğimizi, neler yaşadığını en önemlisi de bizim git dememize rağmen tekrar geri gelmeyi göze aldığını göremiyorduk aslında.  Danışman düşünmüyordu amca nasıl gelmiş,niye gelmiş tekrar nasıl gelir? Ya da sevilen adamlar,kadınlar düşünmüyordu nasıl sevildi,nasıl hissedildi ya da" git" dedikleri geri geldi mi? Ne kadar garip. Biz git demesini bilirken gidenler tekrar geri gelmeyi göze almazken bize git diyenler olduğunda biz geri gelmeyi bırakın hiç gitmeyiz. Ne kadar tuhaf ...

Kaybedişin Türküsü

Kaybetmek,bir trenin arkasından hiç geri gelmeyecek gibi el sallamaktır bir bakıma. Her insan aynı dozda yaşayamaz ama bence her insanoğlu elbet bir gün anlar.   İlk kaybedişiniz çocukluğunuzda başlar aslında . O zamanlar sizin dünyanız olan balonlar sıkı sıkı tutamadınız diye size ceza uçuverirler anında gökyüzüne . Arkasından kendi gökyüzünüzde ne kadar yağmuru başlatsanızda fayda etmez geri gelmesine. Bir dahakine daha sıkı tutacağım desenizde kayıverir elinizden yine gökyüzüne. Çocukluğunuzdaki kaybediş büyüdüğünüzde daha farklı olur aslında.B u sefer balonlarınızı değil insanları, insanı kaybedersiniz. İlk önce küçükken giden balonlarınız gibi yerine yenisi gelir sanırsınız ama bir bakarsınız koca bir boşluk. Bence kaybetmek iki türlüdür  . En zoru ve en acısı ölümdür. İnsanoğlu doğuşunu nasıl kabullendiyse ölümü bir o kadar kabullenememiştir kendi içinde. Çevrenizdeki  insanlar eşsiz olur sizin için önce . Hiç gitmeyecekmiş gibi sarılıverirsiniz sonra kolların...