Ana içeriğe atla

ERKEĞİN GÜRÜLTÜLÜ VEDASINA KARŞILIK SÜKUT İLE VEDA ETMİŞTİ KADINLAR..

Vedanın  bir tanımı var  mıydı sizde ? Kadın erkek ayırt eder miydi?

Veda ,bedenen ayrılmanın yanı sıra ruhen bırakıp gitmekti diğer bir ruhu. Bir kış misali soğuktu hep. Sonbahar gibi dökerdi yüreğe yalnızlığı. Gözyaşları inerdi gökyüzünden yanaklara.
 Hiçbir zamanı yoktu. Aniden tıklatırdı sizi ,size sormadan alıp giderdi. Bazen kendi isteğiyle bazen yaradanın isteğiyle.

Peki veda erkek kadın ayırt eder miydi? Tabi ki cevabı belli . Ama bir erkek gürültülü patırtılı girerdi yüreğe. "Ben geldim" derdi. "Hoş geldin" sessiz sedasız söylerdi kadın. İçeriye aldığınız insanlar gürültülü patırtılı severdi sizi. Ve üzgünüm hayatınızdan gürültünün şiddetini arttırıp giderdi. Bir erkek gürültülü veda ederdi. "Ben geldim,Ben gidiyorum,benimle kal" olurdu. Yürek izleri çıkardı bıraktığı yürekte .
Bir kadının vedası en farklı olanıydı şu hayatta. Usul usul incitmeden girerdi bir hayata. Yaşaması hunarca olurdu bir yürekte. Kolay kolay bırakıp gitmez kadın. Ne kadar bıraktım dese de kalır kendi içinde. Vazgeçmek zor olur . Kendi yalnızlığından çok kaybetmekten korkar kadın. Birinin onu kaybetmekten korkmadığını anladığında gider kadın.
Hunnarca yaşayan bir bıçak gibi susar . Ani olur. Sessiz vedaları sever kadınlar. Sarılarak,merhaba diyerek veda ederlerde siz anlamazsınız.
Erkeklerden tek farkları ,vazgeçmemek için çabalarlar ve o çaba bittiğinde giderler. Erkeklerse yüreklerinin kapılarını aniden çekiverir ve bir süre sonra çektikleri kapıyı sonuna kadar açmak isterler.
Vedanın kadını erkeği olmaz haklısınız. Kimsede bu 2 ayrı vedayı anlamaz. Anlayınca da iş işten ,gönül gönülden geçer.

Vedanın çocuğu,annesi ,babası olmaz. Bir vurdu mu insana her yanını kış kaplar. Zordur be.
Vedaları sevmeyin,veda etmeyin.

Vedaları sevmem ben hayatta.
Merhabalı olur gidişlerim kimse anlamaz.
lakin,veda ediyorsa insan
ya canı çok yanmıştır ya canı toprağa karışmıştır.
vedaları sevmem ben hayatta.
İçimden veda ettiğimi anlamaz kimse
Hep tebessüm ederim
veda etmeyin baylar ve bayanlar
zira bir gün istemeden zaten herkese veda edeceksiniz..


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EL DEĞMEMİŞ ŞEHİR ÜSKÜP , MAKEDONYANIN İNCİSİ OHRİD

Herkesin övmek ile bitiremediği , bir zamanlar başından kalkmadığım “Elveda Rumeli” dizisinin çekildiği Makedonyaya gitmek için yola çıkıyorum. Saat 7 'de bindiğimiz küçük otobüs ile saat 11 'de Üsküpte oluyoruz. Yollar Alucranın yollarına benzemesi ile hiç yabancılık çektirmiyor. Sınırda Makedon Polisi Türkçe neden geldiğimizi soruyor. “Avrupa Gönüllüsüyüz” diyoruz. Ooo Allah Kolaylık versin diyor. Otogar ile şehir arası 10 dakika sürüyor.   Hava yağmak ile yağmamakta kararsız. Önce şimdilerin mimarisini ve Makedonyanın Zaferini yansıtan köprü karşılarken diğer bir yanda geçmişin tüm izleri ile bugün arasında köprü olan “Taş Köprü “gülümsüyor.   Taş köprüyü geçtikten sonra 20 yaşlarında ülkeye sahip   o lan ama ister kral ister hükümdar olsun ölümün herkesi bulduğu gibi onu da 30 yaşında ölümün bulması ile hayatını kaybeden Büyük İskenderin devasa heykeli karşılıyor. Üsküpte fazlasıyla heykel bulunmakta. İlerledikten sonra “Türk Çarşısının”sıcaklığı gurbetten ü...

BUGÜN GİT YARIN GEL

Evet diyeceksiniz ki bu kız bu başlıkla ne anlatmak istemiş. Bu başlıkla aslında ben değil insanlar anlatmış  Geçen gün hastaneye gitmiştim. Bir amca danışmaya "kızım tahlil sonuçlarını ne zaman göstermem mümkün olur?" demişti. Danışman ise amcanın yaşlılığını bırakın yüzüne bakmadan "BUGÜN GİT YARIN GEL." demişti çoktan. O anda düşünmüştüm. Ne kadar kolay söylüyorduk" bugün git yarın gelirsin" ya da "git sen şimdi ben seni çağırırım". Oysa ki düşünmüyorduk git dediğimizi, neler yaşadığını en önemlisi de bizim git dememize rağmen tekrar geri gelmeyi göze aldığını göremiyorduk aslında.  Danışman düşünmüyordu amca nasıl gelmiş,niye gelmiş tekrar nasıl gelir? Ya da sevilen adamlar,kadınlar düşünmüyordu nasıl sevildi,nasıl hissedildi ya da" git" dedikleri geri geldi mi? Ne kadar garip. Biz git demesini bilirken gidenler tekrar geri gelmeyi göze almazken bize git diyenler olduğunda biz geri gelmeyi bırakın hiç gitmeyiz. Ne kadar tuhaf ...

Kaybedişin Türküsü

Kaybetmek,bir trenin arkasından hiç geri gelmeyecek gibi el sallamaktır bir bakıma. Her insan aynı dozda yaşayamaz ama bence her insanoğlu elbet bir gün anlar.   İlk kaybedişiniz çocukluğunuzda başlar aslında . O zamanlar sizin dünyanız olan balonlar sıkı sıkı tutamadınız diye size ceza uçuverirler anında gökyüzüne . Arkasından kendi gökyüzünüzde ne kadar yağmuru başlatsanızda fayda etmez geri gelmesine. Bir dahakine daha sıkı tutacağım desenizde kayıverir elinizden yine gökyüzüne. Çocukluğunuzdaki kaybediş büyüdüğünüzde daha farklı olur aslında.B u sefer balonlarınızı değil insanları, insanı kaybedersiniz. İlk önce küçükken giden balonlarınız gibi yerine yenisi gelir sanırsınız ama bir bakarsınız koca bir boşluk. Bence kaybetmek iki türlüdür  . En zoru ve en acısı ölümdür. İnsanoğlu doğuşunu nasıl kabullendiyse ölümü bir o kadar kabullenememiştir kendi içinde. Çevrenizdeki  insanlar eşsiz olur sizin için önce . Hiç gitmeyecekmiş gibi sarılıverirsiniz sonra kolların...