Ana içeriğe atla

BİR ŞAİR'İN SOĞUKLAR KENTİNDE Kİ HİKAYESİ : BULGARİSTAN SOFYA AVRUPA GÖNÜLLÜ HİZMETİ


Her şey bir şey ile başalayıp bir şey ile bitebilirdi bu hayatta . Evet yeni köşe yazımı; rengi zümrütü anımsatan eski tip koltuğumun üzerinde yazıyorum. Ve bambaşka şehri geçin bambaşka ülkede bu sefer.

Bu sefer size en güzel yolculuğumu anlatacağım . Evet geçen sene nisan ayında EVS PROGRAMI ile Polonya Avrupa Gönüllü Hizmetine başvurmuştum. Gönül herkese verilmeyen ama herkeste bulunan fakat herkesın fark edemediği saydam bir duyguyken Gönüllü-lük o duyguyu somut haliyle yaşayıp , iz bırakabilmekti . 6 ay sonra Gönderici kuruluşumdan dönüş yapılmasıyla kabul edildiğimi öğrendim. Fakat okuluma uymadığı için Bulgaristan , Sofya Kısa Dönemli Avrupa Gönüllüsü olarak kabul edildim. Aslında Evs en birinci şartı ingilizce olan motivasyon mektubunuz ile , neler yaptığınız bir de yeşil pasaporta öncelik verilmesi. Aslında şans bazen yaptıkların bazende elinde olmayandır bana göre.  Çünkü ben yaptıklarımla alınmıştım kuruluşumun dediğine göre. Daha sonra büyük bir telaş başlamıştı içimde. Sahi ben hep “kalan” tarafken şimdi “giden” olacaktım. Hemde en güzele en yeniye . Benzer dururken farklı olan kültüre.  Yol rkadaşımın önerisi ile Tren yolculuğunu tercih etmiştik. Yolculuğa çıkmadan önce EVS ayrılık öncesi eğitimine katılıp yine birçok tatlı, güzel ve bu işe gönül verecek gönüllüler tanımıştım. Birçok ülkeye “Ülkemin” izini bırakmaya gidecektim, gidecektik. Eğitimde anladım ki benim sorumluluğum “gönlüm ve başka gönüllere yapacaklarım ile yerleşmekti” O an fark etmiştim ilk yurt dışı deneyimi yaşayacağıma, ailemden uzak kalacağıma .  Ben ve diğer gönlüme arkadaş Hilal tren ile gitmeyi tercih ettik. Eğer Balkanlara uğrayacaksanız “Sofya Ekspresi “ile bunu tatmanızı öneririz. Saat 22.40 ta Halkalıdan kalkan tren sabah 8:30 sularında Sofyayla tanıştırıyor sizi. O gece beni uğurlayan canım küçük ailem ( arkadaşlarım) iyiki var demeden geçemeyeceğim. O kadar gözüm korkmuştu ki bir önceki gönüllülerin dediklerinden. Peynirlerinin kötü, bakliyatlarının bulunmadığını söylemişlerdi. Oysa ki tam yerine gidiyormuşum haberim yokmuş. Bunun için bavula kıyafetle birlikte buğdaydan tutun kahvaltılık sosa kadar annem ne bulduysa koymuştu.  Ve TCCD ‘de totalde 30 kg hakkımın olduğunu söylemişti. Oysa öyle bir durum olmadı. Size benden en büyük tavsiye kilo sıkıntısı olacak mı diye düşünmeyin. Ben onun verdiği tedirginlikle birçok şeyimi koymadım.

Adım adım ilerlerlerken gara doğru , içimde heyecan o zaman başladı. Yanımda bir tek hilal vardı. Başka “güvenmek” kelimesini yaşayacağım biri yoktu. Ne senelerdir kahve içtiğim arkadaşlarım ne sırtımı bırakın bedenimi tamamen yaslayacağım ailem. İşte şimdi ayaklarımın üzerine basacaktım hemde dilini , davranışını, havasını bilmediğim başka ülkede . Ne kadar dayım ile bunun kavgasını versekte o hep yakın ülke benzer kültür dese de şu 4. Günde anlıyorum ki o benzerliğin içinde ki farklılıktı yaşadığım.  Trene binmem ile ayaklarımın üzerine basmak fiili başlamıştı. O gece uyuyamadık Hilal ile . Zaten Türk sınır kapısı ile Bulgar sınır kapısı arasında 15 dakika vardı. Ve soğuk geceye birde heyecanım tuz biber olmuştu. Sabah 8.30 ta Vasilena ve Petya ile evimize gelmiştik. 1 oda 1 salon ve bizim evden kocaman mutfağı ile 2 ay yaşayacağım bu ev hemencecik merhaba demişti. İlk gün ingilizce konuşurken zorlansamda şuan dedikodu bile yapar oldum ayıptır söylemesi J Evs te her şeyinizi projeyi yapacağınız kuruluş temin eder. Bizim kuruluşumuz iki haftalık 256 leva vermişti. Evet Bulgaristan benim ülkeme göre ucuz bir ülkeydi. Sebze , meyve , ekmek ve bir sürü şey. Evimizi ağzına kadar doldurmuştuk ve yemeklerimizi kendimiz yapmaktayız. Sofya küçük görünsede ilk 2 gün fazlasıyla kaybolduk. Aslında “soğukların kenti” benim lügatımda . Çünkü bizde ki misafir perverlik, sokaklardaki insan uyumu onlarda yok denecek kadar az. Ama şehre çok alıştım . Zaman su gibi akıyor desem yeridir. Ve sabırsızlıkla yapacağım projeleri beklemekteyim. Eğer Evs te yer alacaksanız mutlaka hazırlıklı gelin. Zira zorlanabilirsiniz. Ve yazımı sonlandırmadan önce şunu belirteyim ki şimdi anlıyorum “bazı biten şeyler çok güzel başlangıçları getirirmiş”  Bana da Bulgaristanı getirmişti.

Dalar oldu gözlerim

Gurbet nedir ki sevdiğim?

Vatan yardır yarim doğduğum topraklardır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KAÇ KIRIK BATTI YÜREĞİNİZE? YARADAN YARATTI BİR YÜREKLE,BİRDE BİZİM BİLE OLMAYAN RUHLA KULSUNUZ,YÜREĞİNİZE SEVGİ,SİZİN BİLE OLMAYAN RUHUNUZA SAYGILAR

Çağımızın en büyük problemiydi"fazla güvenmekle,fazla hayal kırıklığı". Kaç kırık battı yüreğinize ya da kaç kişiyi sığ deniz bulup atladınız masalına? Bence güven sığ bir denizdi. Herkese güvenilir mi demeyin zira başka çareniz yok. Herkese değilde "yüreklerine" güvenilir. O yüreği verene saygıda kusur etmemek için sığlığını koruyan da olur,bunu unutup alabora edende olur. Seçim bizim,kendimizdeki iç sesimizin olur. Eğer bir insanın yüreğine yakınsa yüreğiniz,ağzınızdan cümleler istemsizce dökülüyorsa bilin ki yolculuğunuz başlamıştır. Bu yolculukta yoldaşlarınız ya sizi iter ya da elinizden sıkı sıkı tutar. Siz karar vermelisiniz. Önceden anlaşılmaz insan. Ben çok güvenenlerdenim. Önce bakarım sonra "Yaradanımın yarattığıdır ,yanıltmaz "der sıkıca sarılırım yüreğine. Kolay kolay bırakmam sığ denizime aldıklarımı. Yolda bırakanlarda olur ,yol boyu beni taşıyanlarda. Olsun be bırakılsam da hayat ,,üzülsem de vardır yarattığımın bir bildiği der devam e...

EL DEĞMEMİŞ ŞEHİR ÜSKÜP , MAKEDONYANIN İNCİSİ OHRİD

Herkesin övmek ile bitiremediği , bir zamanlar başından kalkmadığım “Elveda Rumeli” dizisinin çekildiği Makedonyaya gitmek için yola çıkıyorum. Saat 7 'de bindiğimiz küçük otobüs ile saat 11 'de Üsküpte oluyoruz. Yollar Alucranın yollarına benzemesi ile hiç yabancılık çektirmiyor. Sınırda Makedon Polisi Türkçe neden geldiğimizi soruyor. “Avrupa Gönüllüsüyüz” diyoruz. Ooo Allah Kolaylık versin diyor. Otogar ile şehir arası 10 dakika sürüyor.   Hava yağmak ile yağmamakta kararsız. Önce şimdilerin mimarisini ve Makedonyanın Zaferini yansıtan köprü karşılarken diğer bir yanda geçmişin tüm izleri ile bugün arasında köprü olan “Taş Köprü “gülümsüyor.   Taş köprüyü geçtikten sonra 20 yaşlarında ülkeye sahip   o lan ama ister kral ister hükümdar olsun ölümün herkesi bulduğu gibi onu da 30 yaşında ölümün bulması ile hayatını kaybeden Büyük İskenderin devasa heykeli karşılıyor. Üsküpte fazlasıyla heykel bulunmakta. İlerledikten sonra “Türk Çarşısının”sıcaklığı gurbetten ü...

BİZİM BU GENÇLİĞİN YÜREĞİ NEREYE GİDİYOR?

 Şimdi ki sevmeler ,nerede eskideki yürekler?  Ah bu yeni çağ insanı. Dudaklar söyler seni seviyorumu lakin yürek bilmez kaç kişiyi aynı anda sevdiğini. Bizim bu gençliğin yüreği nereye gidiyor ? Pardon kaç insanı aynı anda seviyor demeliydim. Garip değil mi? Kimsenin hayatında “biri” olmuyor birileri hep kenarda  sırasını bekliyor. Sonuçta seçenekler arttıkça insanın kafası karışıyor Siz beni anladınız. Neyse biri olsa nasıl olurdu ? Biri olmalı mesela hayatınızda . Hem Cumartesi hem Pazar . Pazarları tatile çıkmalısınız yüreğinde ,Cumartesi koşuşturmalısınız. Ellerinden tutmamalısınız,yüreğinizin parmakları onun yüreğiyle kenetlenmeli. Yüzünüzün kenarındaki çizgiler olmalı. Hani şu tebessüm dediğimiz. Siz giderken sizde kalmalı mesela. Sonra,sevdiğiniz bir yemek gibi olmalı. Her önünüze geldiğinde, her gördüğünüzde iştahla sevmelisiniz. Biri olmalı mesela hayatınızda. Sağlığınızda değil hastalığınızda olmalı. Hem sağlığınızda bedeninizde ,ruhunuzda yanınızda. İla...